Hastalık almış yürümüş, hekimler öğlen yemeği goygoyunda. Kapıyı çalıp içeri girsen suratlar beş karış. Ne var? Ne yok ki insanlığımı kaybettim, ara ara küstahlaşıyorum. Birde akşama doğru sinir krizi geliyor işte ozaman kim gelse önüme kırıyorum. Ben yine iyi sayılırım doktor bey. Etrafta hak hukuk bilmez birsürü kayıtsız var. Ölüye kayıtsız, diriye kayıtsız. Dünya yansa -ki yanıyor- uçuşan ateş böceklerini seyre dalıyoruz. Orman yanar da börtü böcek yanmaz mı?
Bir çocuk görüyoruz, binlerce tonluk betonun altından kolu sarkıyor. Küçük ölü bedeni ile yüklenmiş taşın, demirin yükünü. 10 saniyelik bu görüntü ciğerimizi delmez mi? Çay içerken bir bahçede etrafimızı basınçla kuşatan ses dalgası bilmem kaç kilometre ötede onlarca can alır da ürperen kalp acıyla çırpınmaz mı? Masuma ait bir damla kan toprağa düşer de dağ taş titremez mi? Deveran edip duran Dünya bir gün başa dönmez mi?
Hastalık sardı yedi düveli doktor... Yazıyı Yazan bilmez mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder