10 Ekim 2019 Perşembe

kayısı kokusu

    İçim duman duman babaanne.

    Üzerimden geçen tırın lastiğinden kazıdılar tenimi. Balata kokusu sinmiş saçlarıma.  Zaten geçeceksin üstümden madem, ne diye firene basıp tozu dumana katıyorsun be adam. İçim duman duman. 

    Çiçeksiz sanılan çiçek tepeyi bilirsin değil mi babaanne?  Bakmakla görmek arasındaki farkın turnusol kağıdıdır hani. Üstüne adım attığında bile fark edemeyebilirsin de yakından bakınca görürsün o boyu üç beş santimi aşmayan bin bir türlü çiçeği. İş’te o tepenin koynundan geçen yolda üstümden geçti. Lastiğinden kazıdılar tenimi..

    Yazıları bilirsin değil mi babaanne? Hani uzanır çiçek tepenin önünde pirü pak bir güzel gibi. Kıvrım kıvrım yeşil ırmak akar saçlarından. Dağılan beynim aktı yazılara çiçek tepeden. Lastiğinden kazıdılar tenimi.

    Mezarlığı bilirsin değil mi babaanne? Yıllar önce seni bırakıp döndüğümüz, çiçek tepenin matem yeri hani. Alıç ağacının altına bir çukur kazdılar, kovayla toplayıp parçalarımı göndüler babaanne. Son kez duydum kokusunu kayısı bahçelerinin. Lastiğinden kazırlarken tenimi.



2 Ekim 2019 Çarşamba

masal

İstanbul'un kurşuni sabahı,
Ağaçlardan sızan çim yeşili,
Balıklara beşik mavi,
Gözlerinin rengi kara.

Çeliğe sertliği bağışlayan ateş,
Toprağa can veren su,
Ciğerlerime dolan hava,
Teninden sızan rahiya.

Sarıp sarmalayan ruh,
Yakıp kavuran vicdan,
Tutup yükselten onur,
Kalbinden taşan merhamet.


leyla

Ah zaman. Leyla bir demdi geldi geçti, ardından mekan durdu, an durdu, Zalim ateşin zavallı pervanesi döndü, ışık durdu, zaman durdu. Yandı...

Reklam